Hacettepeli Son Heykel Tıraş

ÇİMEN,' Akademik kadro niteliğinde bu işin eğitimini almış biri olarak Elazığ'ın son heykel tıraşı benim'

PAYLAŞ

Elazığ’ın ilk heykel tıraşı olan Nurettin Orhan’ dan sonra akademik kadro niteliğinde ve bu işin eğitimini almış son heykel tıraş. Hacettepe Üniversitesi Güzel sanatlar Enstitüsünde resim bölümünde doktora eğitimine devam eden Tayfun Çimen, gazetemize verdiği çok özel röportajda aldığı ödüllerden ve heykelleri hakkında pek çok konuya değindi.

 

Sanatsal faaliyetlerde bulunmuş. Ulusal ve uluslararası pek çok sergiye katılarak ödüller kazanmış, ressam aynı zamanda heykel tıraş Tayfun Çimen,Elazığ’ da liseyi bitirdikten sonra Van Yüzüncü yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünde Resim İşi Öğretmenliği programı lisans eğitimini okudu. 2005 yılında başladığı lisans programını 2009 yılında bitirdi. Daha sonra 2015 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Heykel Bölümünde yüksek lisansa başladı. Ardından Hacettepe Üniversitesi Güzel sanatlarEnstitüsünde resim Bölümünde doktora eğitimine devam ediyor. Şuana kadar da heykel çalışmalarına devam eden Çimen, heykel ve resim alanlarından pek çok ödülün sahibi.

 

Endüstriyel üretimin günümüz dünyasına eko sistemine, çevre kirliliğine etkisi yönünden bir farkındalık yaratmak istediğini dile getiren Çimen, yaptığı çalışmalarla insanları bilinçlendirmeyi amaçladığını ifade ederek şöyle devam etti;

“Hacettepe de yüksek lisans tezimde‘Endüstriyel Atıkların Plastik Çözümlemeleri’ konulu bir çalışma yaptım. Şuanda yine o tema ile resim ve heykeli genişletmeyi amaçlıyorum. Bunun da nedeni günümüzde endüstriyel üretimin günümüz dünyasına eko sistemine, çevre kirliliğine bir farkındalık yaratmak istiyorum. Yaptığım bu çalışmalarla insanları bilinçlendirme yani endüstriyel atık denirken, genelde ben metal üzerine çalışıyorum. Ama bunu biraz daha genişleterek lastik, balon, poşet, plastik, cam vs. gibi bütün endüstriyel atıkları kullanarak yapıyorum Heykellerimi genellikle küçük boyda minimalist şeklinde çalışıyorum. Ama sanatsal olarak ölçekleri değiştirilerek farklı ölçülerde de yapılabilir. Ben açıkçası fazla yer kaplamasını istemiyorum ama baktığımda atıklar günümüzde çok fazla yer kaplıyor. Heykellerin, tıpkı atıklar gibi yer kaplamasına gerek yok.

“ESER ÜRETİRKEN BİRİNCİ AMAÇ, FARKINDALIK YATARMAK”

Şairlik hariç sanatın her alanında eser üretmeyi sevdiğini belirten Çimen,” Benim için eser üretirken birinci amaç farkındalık yaratmak. Ama eser üretirken o anki düşüncem zaten kafamda çok fazla oyalamama gerek kalmıyor.  Hemen düşünüp harmanlıyorum. Tasarımım her şey hazır olmuş oluyor. Malzemeye de çok hâkim olduğum için neyin ne kadar gerekeceğini, nelerin lazım olacağını çok bildiğim için her şeyi bir anda çok çabul hazırlayabiliyorum. Metal malzeme atıklarını hurdalıklardan ya da çevremden buluyorum Hiç oyalanmaya gerek kalmadan direk montajını yapıyorum. Kaynak yardımıyla, parçaları gerekli ölçülerde ayarlayarak bir araya getiriyorum.  Eserlerimin çoğunu metal atıkları kullanarak ortaya çıkarıyorum. Halâ metal atıklar üzerine çalışmalarımı devam ediyorum.

 Bu ilgi aslında babadan gelen bir durum. Biz kaynak, sondaj makineleri imal ettiğimiz için onların yapım aşamalarımdan artan malzemeler oluyor. Kaynak yapmayı çok sevdiğim için sanatın bu yönüyle uğraşıyorum. Aslında lise yıllarında hobi olarak başladığım kaynak zamanla sanatla buluşmama vesile oldu.

HER YAPILAN İŞ BİR SANAT ESERİ OLMAYACAĞI GİBİ, HER ESER YAPAN DA BİR SANATÇI OLAMAZ”

Birçok sanatçının eseri incelemeden, hocalarla fikir alışverişi yapmadan gerçek bir eser görmeden eser meydana getirmek onu hayata geçirmek çok zor bir iş. Günümüzde birçok sanatçı artık endüstriyel atık malzemelerine yöneldi. Ama bunu yaparken bilinçli yaptıklarını düşünmüyorum. Yani her yapılan iş bir sanat eseri olmayacağı gibi, her eser yapanın da bir sanatçı olmayacağını belirtmek isterim. Günümüzde eser yapabilmek biraz da olanaklarla alakalı bir durum. Yapılmak istenen esere uygun atık malzeme bulabilmek önemli.  Bununla beraber maddi olarak da bir maliyeti var. Her şeyden önemlisi atölye olmak zorunda. Aynı zamanda şartların sanatçının eser koyabilmesi için de uygun olması gerekiyor.

İlk Çayda Çıra heykelini yapan sanatçı heykel tıraş resim öğretmeni Nurettin Orhan dan sonra Elazığ da ilk akademisyen olarak bu işi yaptığını söyleyen Çimen, “Bazıları atık malzemelerle heykel yapıyor ama çoğu resim öğretmeni. Heykelle uğraşıyorlar ama bilindik heykelleri yapıyorlar Biz buna ‘Röprodüksiyon’ diyoruz. Yani gerçek eserlerin taklitlerini yapıyorlar. Biz de taklitçilik çok kötü bir şey ve hiç hoş karşılanmaz. Her şeyin orijinal ve kendine sahiplenilmesi gerekir. Yani sanatçı esrinin altına imzasını atabilmek zorunda.  İnternette veyaGoogle de arandığı zaman bir işin başka bir işin taklidi röprodüksiyonu olmaması gerekiyor.  Olursa bunun adı, sanat değil yapay bir varlığa dönüşür.  Onun da sanat açısından pek bir kıymeti olmaz. Vatandaş bunun belki farkına varmaz ama sanatçılar yapılan eserin, ilk sahibin, ilk imzanın kime ait olduğunu bilir.

ESERİN, MEKÂNLA, ÇEVREYLE UYUMLU OLMASI GEREKİYOR

Heykel yaparken çoğunlukla çevremde sosyal medyada ya da gündemde olan sosyal ya da siyasi olaylar etkili oluyor. Mesela deprem konusunda yıkıntı, metal, enkaz, acı var bunların hepsini ben de bir Elazığlı olarak yaşadım ve etkilendim. Bir dönem sadece deprem konulu heykel ve çalışmalar ortaya koydum. Bütün bunları görerek bire bir yaşayarak içinde bütünleştirerek düşüncelere dönüştürdüğün duygularımı eserlere yansıtarak yapıyorum. Yıkıntınınşeklini, TV de kamera kayıtlarını,oradaki binanın yıkılışı, metalin içinden çıkışı, betonun çürük hali, insanların çığlığı ve o insanların metalin-betonun altından çıkarılışı. Oanki haykırışlarıve o haykırışı harmanlayıp o eser üzerinde görselleştirmek gerekir. Bunu da eserde doluluk, boşluk, espas, plastik değerler dediğimiz değerlerle dışa vurmaktır. Oran orantıolarak büyüğü küçüğü olmaz ama genelde sergilenecek olan mekânla eserlerin de uyumlu olması son derece önemli. Yani eserlerin çevreyle iletişimi insanların kültür seviyesine hitap etmesi gerekir, Endüstriye atık dediğimizde Elazığ da aklımıza naylon metal, ahşap, lastik parçaları kısacası endüstriyel ürün atıklarının hemen hemen hepsi bulunuyor. Ama bir petrokimya ürünü burada bulamazsınız. Bu petrokimyasal atıkları çoğunlukla batıda bulabilirsiniz bununla ilgili eserlerin çoğunlukla batıda yapılması en doğrusudur. Mesela,  İstanbul da gaz kirliliğitemalı eserler olabilir. Bunlara yönelik yapılan eseler o kültürü yani orada yaşayan yaşam tarzını simgeleyecekşekilde olması gerekiyor. Eserin, mekânla, çevreyle uyumlu olması gerekiyorderken bu şekilde olmasından bahsetmeye çalışıyorum.

“ELAZIĞ’DA ‘NÜ’ ÇALIŞMASI YAPAMAZSINIZ “

Elazığ kapalı bir toplum olduğu içim kalkıp burada endüstriyel atıklardan bir ‘nü’ çalışması yapamazsınız. Aslınsa yapılması daha iyi olur, farkındalık yaratması açısından ancak çok fazla tepki çeker, eleştiri çok fazla alırsınız.Elâzığ kültürü bunu kabullenmediği için de o eseri de sahiplenmezler. Fikirlere ters düştüğü için bunu sanat olarak görmekten ziyade “Neden bu açık?” bakış açısıyla değerlendirirler. Bu durum tamamen toplumunkapalı olmasıyla ilgili bir durum. O nedenle eser çalışmaları ve verilecek eserler sergilenecek olan bölge ya da yer ile uyumlu olmak zorunda.

Eserin doğru şekilde anlaşılabilmesi için bazı bakış açılarının ve değer yargılarının yerleşmiş olduğunun da göz ardı edilmemesi önemli. Yerine göre heykel ve çevre birbirini tamamlamalı.

Endüstriyel ve metal atıklar kullanarak yaptığım eserle pek çok ödüle layık görüldüm.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan 73. Devlet Resim ve Heykel Sergisi kapsamında düzenlenen Heykel Yarışmasın da derecem var. Buradan iki ödül aldım.

Turgut Pura Vakfı tarafından 2019 yılında düzenlenen 38. Heykel Yarışmasında göstermiş olduğum üstün başarılardan dolayı belge aldım. Birçok yarışmada aldığım derecelerim var.

Ara vermeden düşüncelerimi eserlerime yansıtarak insanlarda farkındalık yaratmaya gayret göstereceğim. Tüm hızımla, kendi atölyemde resim ve heykel çalışmalarına vermeden devam etmekteyim.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN